Veri Yönetişimi ile ilgili bir önceki yazımda, veri yönetişimine neden ihtiyaç duyduğumuzu konuya bir giriş seviyesinde anlatmaya çalışmıştım.
Çok kısa özetleyecek olursak; veri en değerli kurumsal kaynaklarımızdan biri ve bunu kurum içinde doğru bir şekilde yönetiyor olmak gerekli. Bugün gerek kullandığımız raporlardan doğru şekilde yararlanabilmek ve gerekse analitik çalışmalarımızın doğru sonuç verebilmesinin arkasında verinin doğruluğu ve kalitesi yatıyor.
Alacağımız kararlar ve yapacağımız stratejik hamlelerde veriden faydalanmayı gözeten bir kurum olacaksak veri yönetişimini gözardı edemeyiz.
Kurumlarda son dönemde veri odaklı bakış açısı ön plana çıktığı için veri yönetişimi farkındalığı da olumlu yönde ilerleme katediyor. Ancak bazı veri yönetişim çalışmaları ne yazık ki bir süre sonra önemini ve etkisini yitirip sönümlenmeye başlıyor ve kurumlar tekrar eski sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu yazımda, veri yönetişimi ile ilgili temel bazı sorunları ve bu sorunların neden kaynaklandığını anlatmaya çalışacağım. Bu alanlarda yapılacak iyileştirmeler veri yönetişimi çalışmalarımızın daha doğru sonuçlar vermesini ve buna bağlı olarak veriden elde edeceğimiz değerin her geçen gün artmasını sağlayacak.
-
İlk ve en sık karşılaşılan durum, veri yönetişiminin bir Bilgi Teknolojileri inisiyatifi olarak görülmesi. Veri yönetişimi tabiri caizse biraz mutfak işi ve doğru anlatılmadığı takdirde şirket yönetimleri ve iş birimleri tarafında tam anlaşılamayabiliyor. Veri ile ilgili kararların alınmasında iş birimlerinin sürece mutlaka dahil olmaları kritik bir konu. Kullandıkları veri ile ilgili karar vericiler iş birimleri olmalı. İlgili verinin ne anlam içerdiği, doğru kataloglanması, kaliteli olarak sınıflandırılabilmesi için kalite kuralların ne olması gerektiği vb. konular, o veriyi en yakından bilen ve günlük işinde kullanan iş birimleri tarafından tarif edilmeli. BT burada teknoloji olarak iş birimlerini destekleyici bir role sahip olmalı. Elbette veri “yönetişimi” bir çok durumda veri “yönetimi” ile de karıştırılabildiği için bunun bir BT süreci olduğu algısı mevcut. “Veri ile ilgili çalışmaları BT yapsın” veya “BT veriyi düzeltsin” vb. söylemler sıklıkla duyulan ifadeler. Veri yönetişimi farkındalığının üst yönetimlerde oluşturulmasının önemi de burada ortaya çıkıyor. İş birimlerini veriyi sahiplenme adına sürece dahil etme ve bunun bir BT çalışması/projesi olmadığını anlatma görevi burada biraz da yönetimlere düşüyor.
-
Bir üstteki maddede açıklamaya çalıştığım konunun devamı niteliğinde olan bir diğer konu da veri yönetişiminin bir “proje” olarak görülmesi. Elbette kurumlarda bir proje olarak başlayacaktır. Süreçlerin tasarlanması, sorumluların belirlenmesi ve teknoloji kısmının implementasyonu vb. konular bir proje kapsamında yütülecektir. Bu zaten olması gereken bir durum. Ancak veri yönetişimini tek seferlik yapılan bir çalışma olarak gördüğümüz takdirde buradaki çabanın bir süre sonra boşa harcanan bir efor olduğu ortaya çıkacaktır -ki bu da beraberinde başarısızlığı getirir. Bu nedenle veri yönetişimini tek seferlik bir projeden ziyade bir kurum kültürüne ve tüm iş süreçlerinde dikkatle ele alınan bir standarda dönüştürmek ve bir iş yapış şekli olarak benimsemek bir süre sonra veri konusunda da başarıyı beraberinde getirecektir.
-
Veri yönetişimini kurum içinde bir standart hale dönüştürmek, sürdürülebilirlik adına da kritik bir öneme sahip. Kurumumuza göre tasarlanan bir veri yönetişimi çerçevesinin (data governance framework), öncelikle adapte edilebilir olması gerekiyor. Organizasyonun olgunluğu da bir o kadar önemli. Bazen içinde olduğumuz organizasyon tasarlanan çerçeveyi yaşatabilme olgunluğuna ve veri bakış açısına sahip olmayabilir. Bunu da oluşturabilmenin yolu veri odaklı bir kurum stratejisi benimsemek ve üst yönetimden en alt kademeye kadar bu stratejinin doğru anlaşılmasını sağlamak olacaktır. Organizasyonlar ve çalışanlar eski alışkanlıklara dönmeye son derece meyillidir. Geliştirilen çerçeve doğru bir şekilde adapte edilmezse ve monitor edilmezse bir süre sonra gündemden düşmeye ve zamanla unutulmaya mahkumdur. Takdir edersiniz ki bu da bir süre sonra eski sorunların tekrar ortaya çıkmasına sebep olacaktır.
-
Son dönemde veri yönetişiminin biraz daha bilinir ve uygulanır olmasının sebeplerinden bir tanesi de ülkemizdeki KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) ve Avrupa Birliği’ndeki GDPR (General Data Protection Regulation) gibi regülasyonların devreye girmesi. Elbette veri yönetişiminin içinde bu tip regülasyonların beraberinde getirdiği düzenlemeler de bulunuyor. Fakat sadece regülasyonla sınırlamak doğru değil. Bugün veri yönetişimi yaptığını düşünen bir çok kurumun regülasyona uyumlu hale gelmesi sonrasında çalışmayı tamamladıklarını düşündüklerini ama hala bu konuda daha çok yol almaları gerektiğini görüyoruz. Veri yönetişimini sadece regülasyonla sınırlı tutmamak ve diğer bileşenleri göz ardı etmeyerek bütünsel bir bakış açısı olarak ele almak gerekli.
-
Veri yönetişimini, bu konuda mevcut olan teknoloji çözümlerinden bağımsız düşünmek doğru değil tabii ki. Bu konuda bir çok farklı üreticinin teknoloji çözümü bulunuyor ve bu çözümler alanında son derece yetkin teknolojiler. Şirketlere doğru bir şekilde adaptasyonu sağlandığında işlerin ve süreçlerin düzgün işlemesini sağlayacakları da bir gerçek. Ama diğer taraftan sadece teknoloji adaptasyonu tek başına bizi başarıya götürmeyecektir. Bugüne kadar yapılan yanlış uygulamalarda genelde “teknolojiyi aldık, epey de yatırım yaptık, artık veri sorunları çözülecek” gibi kısıtlı bir anlayış görüyoruz. Teknoloji ve uygulamalar elbette gerekli ama tek başına yeterli değil. Bir çok konuda olduğu gibi teknoloji bir destekleyici olarak kabul etmemiz lazım. İş yine insanda ve organizasyonda bitecektir. İş birimlerini dışarıda bıraktığımız bir veri yönetişimi süreci/uygulaması olması düşünülmemelidir.
-
Bahsetmek istediğim son konu aslında bir çok farklı uygulamada da karşılaştığımız bir durum. Önce küçük başlayıp zamanla yaygınlaştırma çalışmalarına geçmek her zaman faydalı. Organizasyonumuzda bir pilot domain ile başlamak, burada veri yönetişimini deneyimlemek, hataları görmek ve buna göre kalibrasyon yapmak bizi en doğru ve uygulanabilir sonuca götürecektir. Her kurumun bir yapısı var ve buna en doğru adaptasyon sürdürülebilirliği de sağlayacaktır. Bir anda tüm birimlerde bu çalışmayı devreye almak, bizleri yönetmesi zor, anlatması zor ve sürdürülebilir olmaktan uzak bir noktaya götürecektir maalesef. Bu nedenle, veri yönetişiminde de küçükten başlamak ve yavaş yavaş tüm kuruma yaygınlaştırmak bizi başarıya götürecektir.
Bu yanlışlardan uzak durmak ve doğru bir strateji benimsemek göstereceğimiz çabaların doğru sonuçlar vermesini sağlayacaktır. Her geçen gün daha iyi sonuçlar alıp elimizdeki veriden daha çok değer üretmeye bu şekilde başlamak mümkün.