İçinde bulunduğumuz iş dünyasında dijitalleşmeyi merkeze koymayan firma veya kurum neredeyse kalmadı diyebiliriz. Eskiden dijitalleşme konularında yönetimleri ikna etmek nispeten zor olabilmekteyken, ya da dijitalleşme sadece bir BT inisiyatifi gibi düşünülmekteyken artık herkes dijital dönüşümün ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunun çok net farkında. Bu nedenle kurumlar da gelecek dönem stratejilerini belirlerlerken bu bakış açısı ile planlama yapıyorlar. Dahası, artık dijitalleşmeden ve dönüşümden anlaşılan, bir web sitesine ya da mobil uygulamaya sahip olmanın ötesinde. Dijital dönüşümün en önemli bileşenlerinden bir tanesi herkesin de kabul edeceği üzere veri. Sahip olduğumuz verilerin, firmamızın veya bağlı olduğumuz kurumun en değerli varlıklarının başında geldiğini söylememizde beis olmayacaktır. Veri yönetiminin ve elimizdeki verileri doğru kullanmanın önemi herkes tarafından kabul edilen bir standart. Bugün sahip olduğu verileri düzgün yöneten, doğru anlamlandıran ve verileri değere dönüştüren firmalar, rakiplerine kıyasla birkaç adım önde oluyorlar.
Karşılaştığımız veri tipleri o kadar farklı ve çeşitli ki. İlgilendiğimiz bir müşteri verisi olabildiği gibi üretim yaptığımız fabrikada çalışan makinaların ürettiği veri de olabiliyor. Bunların hepsinin farklı farklı anlamları, saklanma ve analiz etme yöntemleri ve kullanım alanları mevcut. Bu verileri, ihtiyacımız olan günlük raporlarda kullanabileceğimiz gibi geleceği tahminlemeye çalışacağımız analitik çalışmalarda da kullanmamız elbette ki mümkün. Peki kurumumuz bu çalışmaları yapmakta ne kadar yetkin? Sadece rapor mu üretiliyor? Analitik çalışmalar var mı? Bunları yaparken ne kadar doğru çıktılar elde ediyoruz? Üretilen veriler ne kadar tutarlı ya da daha doğrusu kaliteli? Kurumumuzda veri bakış açısı ve veri okur yazarlığı ne kadar yaygın? Soruları çeşitlendirmek elbette mümkün.
Gelecek dönem stratejilerimizin merkezinde yer alması gereken veri ve bunun etrafındaki bileşenler ile ilgili yetkinliğimiz ne kadar yüksek ise verinin bize sağlayacağı fayda ve değer de o kadar fazla olacaktır elbette. Kurum olarak maksimum faydayı gelecek dönemde alabilmek adına verinin merkezde olduğu stratejiyi ne kadar doğru yönettiğimizin bilincinde olmalıyız. Daha doğrusu bir kurumsal veri stratejimiz olmalı ve sadece belli birkaç departmanın kontrolünde değil kurumumuzun genelinde bilinirliliği ve kabulü sağlanmalı. Bu stratejiyi doğru belirlemek ve gelecek dönemde veriden daha fazla değer üretmek adına ise bir yol haritası belirlememizde mutlaka fayda olacaktır. Veri ile ilgili yaşadığımız zorluklar neler? Hangi analitik çalışmalara öncelik vermeliyiz? Veri yönetimi teknolojilerinde nereye yatırım yapmalıyız? gibi bazı temel soruların cevabını verebiliyor olmamız gerekli.
Eğer çok somut bir şekilde bu sorulara cevap veremiyorsak ve nereden başlayacağımızdan emin değilsek, kurum genelinde veri ve analitik odaklı bir ölçme ve değerlendirme çalışması yapmak ve veri açısından olgunluk düzeyimizi ölçümlemek en doğrusu olacaktır. Bu sayede gerçekten ağrı noktaları nerelerde var ve neye öncelik vermemiz gerekiyor bunu sağlıklı bir şekilde ölçmemiz mümkün. Böylelikle kaynaklarımızı ve yatırımlarımızı daha doğru noktalara yapma ihtimalimiz de artacaktır. Peki bu ölçme ve değerlendirme nasıl yapılabilir? Gelin isterseniz biraz da bunu biraz detaylandıralım.
Öncelikle bu tip bir ölçme ve değerlendirme (assessment) çalışmasını konusunda uzman, veri ve analitik odağına sahip ve mümkünse çalıştığımız kurum dışında bir danışmanlık ekibi ile yapmakta fayda var. Bu şekilde bağımsız, herkese eşit mesafede ve şeffaf bir bakış açısını kazanabiliriz. Aynı zamanda üst yönetim desteği son derece önemli. Bu değerlendirme çalışmasının tüm ilgili birimlerce sahiplenilmesini ve “açık yüreklilikle” herkesin bilgi akışına destek olmasının sağlanmasında üst yönetim desteğinin olması ve herkes tarafından da bunun duyulması kritik. Elbette diğer bir önemli nokta da kurum çalışanları tarafından bu değerlendirme çalışmasının bir “denetim” olmadığının bilinmesi. Aksi halde bilgi akışında tıkanmalarla karşılaşmak olası. Genel anlamda bu değerlendirmeler iş birimlerinin ihtiyaçlarını ve hedeflerini dinlemek şeklinde olabildiği gibi teknik ekiplerle veri altyapılarının ve uygulamalarının detaylı incelenmesi şeklinde de olabiliyor.
Bu tür ölçme ve değerlendirme çalışmalarının kapsamına baktığımızda belli başlı bazı odak alanlarına yönelik kapsam içerdiğini söyleyebiliriz;
İlk baştaki değerlendirmede bulmaya çalıştığımız cevaplardan bir tanesi kurumun veriyi ve analitiği gelecek dönem stratejisine nasıl eklediği. Kurum genelinde veri odaklı bir vizyon var mı? Veri ile kurumumuz neden ilgileniyor? Kurumumuzun hangi temel amaçlarına hizmet edecek? Kurumumuz çalışanları bu odaklanmaya ne kadar hakim ve farkında? CXO nezdinde bu vizyon ve strateji oluşturulmuş ama alt kademeye indikçe bu farkındalık ve bilinç düzeyi ne boyutta? gibi bazı soruların cevaplarını bulabilmek kritik. Takdir edersiniz ki çalışanlar tarafından bilinmeyen bir vizyonun veya faydası ortaya net bir şekilde konmamış stratejik bir yönelimin kurum genelinde devamlılığını sağlamak güç. Eğer veri ve analitik vizyonun kurum çalışanları tarafından farkındalığı düşükse belki de önce buraya odaklanmak en doğru adımlardan biri olacaktır. Bu nedenle bu tip bir assessment’ın ilk baktığı yer işin stratejisi olmaktadır.
Bir sonraki aşamada cevabı aranan konu ise analitik iş senaryoları ve bunu sağlayacak olan yetkin kaynak seviyesi. Analitik dediğimiz zaman öncelikle farkındalık yaratılması gereken konuların başında analitiğin raporlamadan farklı bir disiplin olduğu geliyor. Analitik dediğimizde en basit tabir ile elimizdeki veriler ile geçmişi göstermekten ziyade geleceğe yönelik tahminlerde bulunmaya çalışıyoruz. Bunu yapabilmek için ise en önemli konu hangi iş ihtiyacını çözmeye çalıştığımızın cevabını bulabilmek. Nasıl bir kullanım senaryomuz var? Bu iş senaryosu hayata geçerse neyi çözecek? Ne kadarlık bir değer (gelir artışı veya maliyet azaltma) yaratmak istiyoruz? Bu analitik iş fikirlerini geliştirecek yeterli ve yetkin kaynaklarımız var mı? Zaman içinde iş birimlerindeki farkındalık düzeyinin artması ile birlikte analitik ile çözüme kavuşabilecek iş fikirlerinin sayısında da olumlu anlamda artış oldu. Bu artışın olması elbette ki çok güzel fakat kaynaklar ne yazık ki kısıtlı. Analitik çalışmaların sonuçlarının alınması da her zaman çok hızlı olmayabiliyor. Bu nedenle kurumumuzdaki eforu ve odağı doğru işe verebilmek kıymetli olacaktır. Bu nedenle birçok iş fikri ve senaryo içinde doğru önceliği belirlememiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için birçok yöntem kullanılabilir ama en “muhtemel doğru” sonucu verecek olan ise değer-zorluk matrisi olacaktır. Burada, farklı alt kriterlere göre bakarak hangi senaryonun kurumumuz için daha değerli ve aynı zamanda geliştirmesinin de diğerlerine göre daha kolay olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Bazı iş fikirleri çok değer üretecek olsa bile geliştirme zorluğu da bir o kadar yüksek olabilir. Bunun yerine belki de nispeten biraz daha az değerli olsa da geliştirmesi ve devreye alması kolay olan senaryolara yönelmek isteyebiliriz. Bu elbette ki kurumların tercihi ama karar verirken büyük resme bakabilmek ve objektif bir matris görmek karar vermek adına daha doğru fikirler verecektir. Analitik kaynaklar konusunda teknolojiden çok daha önemlisi elbette ki yetkin insan kaynağı. Bu konudaki piyasadaki kaynak azlığını da göz önünde bulundurduğumuzda alanında yetkin ve bilgi sahibi kurum çalışanlarını kaybetmemek kurumumuz için büyük önem taşıyor. İnsan Kaynakları birimleri tarafından kariyer yolculukları planlanmalı ve bunu destekleyecek organizasyonel yapılanma sağlanmalı. Ama hibrit ama merkezi model olsun, muhakkak analitik organizasyon şeması çizilmeli, rol ve sorumluluklar belirlenmelidir. Ölçme ve değerlendirme çalışmaları bu tip kurumsal bir yapılanma olup olmadığının da altını çizmeye çalışır. Kurum için en doğru modelin ne olduğunu belirler ve yol haritasına dahil eder.
Bu noktaya kadar veri ile ilgili stratejimizi ortaya koyduk, bunu destekleyecek ve kurumumuza fayda sağlayacak analitik fikirleri de önceliklendirdik. Hatta bu fikirleri geliştirecek kaynak istihdamını da sağladık. Bu kaynaklarımız çalışmaya başladığında karşılarına bazı veri kaynaklı zorluklar çıkabilir. Ya da analitik çalışmalar haricinde karar süreçlerindeki raporlarımızda farklılıklar ve herkes için farklı anlamlar gözlemleyebiliriz. Verilerimizin kalitesinden kaynaklı operasyonel sıkıntılar yaşayabilir ve hatta daha da ilerisi cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliriz. Veri Yönetişimi dediğimiz konu aslında temel olarak bu konuları ele alıyor. “Peki, Elimizde Hangi Veriler Var ve Nasıl Erişeceğiz?” yazımda, veri yönetişiminin neden kritik olduğunu daha detaylı anlatmaya çalıştım. Madem kurumumuz için en önemli kaynaklardan biri veri, o zaman bu kaynağı doğru yönetmeli, kalitesini her daim yüksek tutmalı ve kurum içi süreçlerde yer vermeliyiz. Veri yönetişimi ismi belki de kurum çalışanlarımıza ilk etapta çok bir anlam ifade etmeyebilir ve standart bir BT inisiyatifi gibi düşünülebilir. Ancak bahsini ettiğimiz ölçme ve değerlendirme çalışmasının cevabını aradığı sorular veri yönetişiminin ne derece var olduğunu veya gereksinim düzeyini ortaya koyacaktır. Kurumumuz içinde bir veri yönetişim organizasyonu var mı? Verilerin bir sahibi bulunuyor mu? Veri yönetişimine yönelik bir teknoloji kullanılıyor mu? Veri kalitesi ölçümleri yapılıp sonuçlarına göre düzeltme aksiyonları alınmış mı? gibi bazı soruların cevabı veri yönetişim yol haritasının belirlenmesi adına önemli olacaktır. Veri yönetişimi yol haritasını belirleyip uygulamaya geçilmesiyle birlikte birçok farklı alanda olumlu çıktılar da elde etmeye başlayacağımız aşikar.
Elbette buraya kadar anlattığımız konuları destekleyecek bir teknolojiye sahip olmamız da kurumumuz adına bir o kadar önemli bir konu. Yapılacak ölçme ve değerlendirme çalışması elbette ki teknolojiyi de adresleyecektir. En başta belirlediğimiz stratejimizi ve kullanım senaryolarını destekleyecek bir veri altyapımız var mı? Doğru teknolojileri kullanıyor muyuz? Doğru mimari yapıya ve işletim modeline sahip miyiz? gibi sorular bize veri teknolojileri hakkında fikir verecektir. Nesnelerin interneti, dijitalleşme, yapay zekâ ve robotlaşma, platform ekonomisi gibi sebeplerle veri patlaması sonucunda geleneksel veri mimarileri işlevsiz kalmaktadır. Bu nedenle yeni dijital ekonominin ihtiyaçlarına uygun modern veri mimarisinden bahsetmek vazgeçilmez oldu. Modern veri platformu mimarisi, birçok farklı bileşenlerden bir araya gelebilecek esnek ve hibrit bir yapıya sahip olmalıdır. Em önemlisi ise stratejimizi ve kullanım senaryolarımızı uygulamaya alabilmemiz için gerekli yapıya ve bileşenlere sahip olmalı. Cloud veya On-Premise çözümler mi kullanılacak? Bir veri ambarı gerekli mi? analitik data mart’lara ihtiyacımız var mı? Veri kaynaklarımız ve bunlara bağlı entegrasyonlarımız neler? Bunların hepsi bu assessment çalışmasında ele alınacak ve yol haritasına dahil edilecek konular olacaktır. Değerlendirmeler sonucunda bir teknoloji yatırımı yapılması önerilebilir, bu da bir yol haritası ile kurumun değerlendirmesine sunulur.
Tüm değişimler ve kurumsal dönüşümler gibi, kurum çalışanlarının veri odaklı bakış açısı kazanmaları şimdiye kadar bahsettiğimiz tüm konuların olmazsa olmazı. Eğer kurum kültürü belirlenen strateji ile uyumlu değilse, kültür ağır basacak ve stratejiyi uygulanamaz kılacaktır. Bu konuda Peter Drucker’ın “Kültür, stratejiyi kahvaltı niyetine yer.” sözü aslında durumu çok doğru ve yerinde bir tespitle tariflemektedir. Bahsini ettiğimiz ölçme ve değerlendirme çalışması aslında bir taraftan kurum çalışanlarımızın değişime ne kadar açık olduklarını da ortaya koymaktadır. Dönüşümlerin ne kadar kolay veya dirençli geçeceğinin sinyalleri bu çalışmalarda ortaya çıkar ve buna yönelik aksiyon alınmasını sağlar.
Bu detayları inceleyen bir ölçme ve değerlendirme çalışması, kurumlara veri ve analitik odağında hem mevcut durumu gösterecek hem de gelecek dönemde hangi konulara odaklanmak gerektiği konusunda şeffaf bir içerik sunacaktır. 2 yıldan fazlasına yayılmamak üzere oluşturulan yol haritası ise kurumların yatırım planlarını doğru yapabilmeleri adına yol gösterici olacaktır.