Korona Sonrası Dünyada Çalışma Hayatı Nasıl Değişecek?

Oluşturma Tarihi : 28.05.2020

İş yaşamında bugün bize olağan gelen ve değişmezmiş gibi görünen birçok şeyin 100 yıllık bir geçmişi bile yok. Endüstrileşmenin olmazsa olmazı fabrikalar bile 18’inci yüzyılın sonunda buharlı makinelerin üretim sürecinin bir parçası haline gelmesi ile ortaya çıktı ve tüm dünyaya yayılarak baskın çalışma biçimine dönüşmesi bir yüzyıldan fazla zaman aldı.

İş yaşamında bugün bize olağan gelen ve değişmezmiş gibi görünen birçok şeyin 100 yıllık bir geçmişi bile yok. Endüstrileşmenin olmazsa olmazı fabrikalar bile 18’inci yüzyılın sonunda buharlı makinelerin üretim sürecinin bir parçası haline gelmesi ile ortaya çıktı ve tüm dünyaya yayılarak baskın çalışma biçimine dönüşmesi bir yüzyıldan fazla zaman aldı.

Bugün dünya Covid 19 salgınıyla baş etmeye çalışırken bir yandan da benzer sorularla boğuşuyor: Covid 19 sonrası dünyada neler değişecek? Eski yaşantımıza, alışık olduğumuz çalışma hayatına geri dönebilecek miyiz? ‘Yeni normal’ ne kadar ‘yeni’ ve ne kadar ‘normal’ olacak?

İnsan evladı, çevresel değişimlere adaptasyon becerisi en yüksek türlerden biri. Gelişen bilişsel yeteneklerimiz, organize olma kabiliyetimiz, teknoloji ve araç kullanma becerilerimizle de uyum sağlayamadığımız çevreyi değiştirme kudretine sahibiz. Peki Covid 19 sonrasında nelere uyum sağlayacağız, neleri değiştireceğiz? Aslında, bilim insanları bu soruların cevaplarını Covid 19 salgınından çok önce de arıyorlardı. Örneğin, bugün hayatımızın bir parçası haline gelen evde kalma ve sosyal mesafe uygulamasının, aşı ve tedavi bulunamayan salgınlarda, atak oranının azaltılmasında %90 etkili olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştı (Glass et.al, 2006). Salgın süresince alınan birçok önlem bu alanda yıllardır yapılan araştırmaların sonucu olarak gündeme geldi. Benzer bir şekilde çalışanlara daha fazla esneklik ve hareketlilik sağlayan çalışma modelleri uzunca bir süredir çok farklı boyutlarıyla akademide çalışılıyor (Ware & Grantham, 2003; Chan et.al, 2007). Çok sayıda kurum geçmişte de bu yönde adımlar atmakta ve yavaş yavaş sanayileşmenin ilk günlerinden kalma 08:00-18:00 saatleri arasında, belirli bir binada çalışma mantığını değiştirmekteydi. Forbes’da geçtiğimiz yıl yayımlanan bir araştırma İngiltere’de çalışanların %70’inin esnek çalışmayı bir işi onlar için çekici kılan en önemli unsur olarak nitelendirdiklerini, ABD’de yapılan başka bir araştırma evden çalışanların iş çıktılarında %4’lük bir artış olduğunu gösteriyordu.

Tüm bunların altında aslında uzaktan esnek çalışmayı mümkün kılan iletişim teknolojilerindeki ve veri transfer hızında son 20 yılda yaşanan devasa iyileşme yatıyor. İnsanlık olarak yeni çalışma biçimlerine uzunca bir süredir hazırdık. Covid 19, bu değişimi hiç beklemediğimiz ölçüde hızlandırdı.

Bu konuda araştırmacıların tahminleri, salgın sonrasında ‘yeni normal’in tek seferde bildiğimiz her şeyi alt üst ederek oturmayacağı yönünde. Yaşanması muhtemel değişimleri kısa ve uzun vadeli olarak ikiye ayırırsak, kısa vadede hijyen odaklı önlemlerin hayatımıza çok daha fazla girmesini, uzun vadede ise yeni çalışma biçimlerinin ve dijitalleşmenin iş yaşamını kökten değiştirmesini bekliyorlar.

Peki kısa vadede bizi neler bekliyor? Hijyen önlemleri: Salgının hemen sonrasında çalışma alanlarımıza döndüğümüzde hazırlıkları şimdiden yapılan hijyen önlemleri hayatımıza giren en büyük değişiklik olacak. Dezenfektanlar, sıkı kişisel hijyen kuralları, frekansı arttırılan genel temizlik önlemleri, havalandırmaların kontrolü gibi çok sayıda adımla çalışma alanlarımız uzunca bir süre hastaneleri andıracak.

Akıllı Sosyal Mesafe Kontrolü: Virüsün yayılmasında en kritik konulardan biri olan kişilerarası sosyal mesafeyi korumanın artık bir güvenlik normu olarak yerleşeceğini düşünüyoruz.

KoçDigital’in de odaklandığı alanlardan biri olan derin öğrenme ve görüntü işleme tabanlı akıllı sosyal mesafe çözümüyle çalışma ortamlarında sosyal mesafenin korunup korunmadığını tespit etmek, gerekli durumlarda alarm üretmek mümkün.

Neredeyse artık her kurumda bulunan, binaların içinden ve açık alanlardan görüntü alan güvenlik kameraları sosyal mesafe gözetimi için kullanılıyor. Bu çözümle, kameralardan gelen görüntüler anlık olarak derin öğrenme modelleriyle işlenip, yüksek doğrulukla ihlal olup olmadığı tespit ediliyor. Görüntü işleme teknolojisinin, önceden eğitilmiş derin öğrenme modelleriyle birleştirilmesi, hem kuş bakışı hem de 3 boyutlu görüntüler üzerinden aynı anda bir ya da birden çok ihlal tespiti yapılmasını sağlıyor.

Akıllı sosyal mesafe çözümlerinin hızla hayatımıza gireceği, işyerlerinden AVM’lere, şehir kamusal alanlarından hastanelere kadar her yerde kullanılmaya başlanacağı kesin görünüyor. Sosyal mesafeyi ihlal eden kişileri, merkezi kontrol ofisine alarm üreterek, spesifik bölge belirterek, baret numarası tanıyarak ya da cep telefonuna vb. cihaza “push notifikasyonu” yollayarak uyarmak böylece de Covid 19 ve benzeri salgınların yayılma hızını düşürmek mümkün.

Akıllı Filyasyon ve Temas Takibi: Salgının yayılımının önlenmesi için bir vakanın tespit edilmesi durumunda, o kişinin belirli bir zaman aralığında temas ettiği kişileri bulmak hem olası yeni vakaları yakalamak, hem de vakanın kaynağına gitmek açısından son derece kritik. Kore tarafından yayımlanan verilerle yaptığımız sosyal ağ analitik çalışması, virüsün 1 kişiye bulaşmasını engelleyerek tüm vakaları %6 düşüreceğimizi göstermiştik (detaylar için tıklayınız)

Bu çalışmaları büyük veriye dayalı sosyal ağ analizleriyle anlık olarak yapmak mümkün. Nesnelerin İnterneti, mobil teknolojiler ve sosyal mesafe ölçüm sistemlerinden kullanılarak toplanan temas verilerinin, kurumsal sistemlerden gelen verilerle birleştirilerek temas tarihçesinin merkezi bir veri tabanında toplanması filyasyon çalışmalarının akıllı bir şekilde anlık olarak yapılmasını sağlıyor.

Kişilerin kimlerle, ne zaman, ne kadar süre temas ettiği verilerinin sosyal ağ analiz yöntemleriyle analiz edilmesi ve görselleştirilmesi, bize tespit edilen her herhangi vakanın kimlere ne kadar riskle virüs bulaştırdığını yüksek doğrulukla tespit etmemizi, hatta geriye doğru giderek kaynağın içeriden mi dışarıdan mı olduğunu ortaya çıkarmamızı mümkün kılıyor.

Örneğin, salgın sonrası ofise döndüğümüz ilk sabah şirket servisini kullanan, ofis kapısından kartını okutarak giriş yapan, ekip arkadaşlarıyla bir odada toplantıya katılan, öğlen yemeğinde 12:05’de yiyen bir çalışanın yemek sonrasında ateşinin çıktığını düşünelim. Kurum olarak bu çalışanın sabah saatlerinden itibaren kimlerle ne kadar süre temas ettiğini, sonrasında bu kişinin temas ettiği kişilerin kimlerle temas ettiğini, çok hızlı bir şekilde tüm organizasyonu kapsayacak şekilde bulamazsanız büyük risk altına girdiğiniz aşikardır.

Bu konuda sosyal ağ analitiği sunduğu araç ve yöntemlerle anlık olarak organizasyon ağı haritasını çıkarmanızı ve kişi bazında risk oranları hesaplamanızı imkân tanıyor. Orta vadede salgın gerçeğiyle yaşamak istiyorsak, akıllı filyasyon-temas takibi ve sosyal mesafe takip çözümlerinin hayat kurtarıcı olacağını söylemek mümkün.

Kuşkusuz bu verilerin güvenliğini, yönetişimini ve amaca yönelik olarak kullanımını son derece net kurallarla sınırlamak çalışmanın hayata geçirilmesinin en kritik adımlarından biri. Bu nedenle veri bilimi ve veri mühendisliği ekiplerinin sıkı bir iş birliği olmadan çalışmalarının başarıya ulaşması mümkün değil.

Uzun vadeli bakıldığında doğru tahminler yapmak daha zor ancak iş yaşamını uzunca bir süredir domine eden dijitalleşme, esnekleşme ve mobilite trendlerinin daha da güçlenerek devam etmesi çok olası. Bu konuda yapılan analizlere baktığımızda aşağıdaki hususlar üzerinde ortak fikre sahip olduğunu görmekteyiz: Çalışma mekanının değişimi: Ofislerin, sosyalleşme, konferans ve eğitim mekanlarına dönüşmesi. Merkezi büyük ofisler yerine küçük lokal alanlar. Ofis dışı çalışmanın bir norm olarak mümkün olan tüm iş kollarına yayılması.

Üretim faaliyetlerinde otomasyon eğiliminde artış: İnsan gücüne dayalı işlerin beklenmeyen maliyetlerinden kurtulmak için uzun vadede robotik, otomasyon ve Endüstri 4.0 yatırımlarında daha cesur yatırım kararları alınmaya başlanması.

İş seyahatlerinin azalması ve toplantı kültürünün değişimi: Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) ve Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) teknolojilerine dayalı sanal toplantı deneyimini iyileştiren teknolojilerin hayatımızın parçası haline gelmesi. Mümkün olan her durumda uzaktan bağlantının yüz yüze toplantı ya da temasa tercih edilmesi. Bunun bir norm olarak çalışma kültürüne yerleşmesi.

İş Sağlığı ve Güvenliği gözetimlerinin genişlemesi: Çalışanların sağlıklarıyla ilgili göstergelerin kurumlar tarafından çok daha yakından ve anlık olarak takip edildiği gelişmiş iş sağlığı çözümlerinin ve zorunlu medikal gözetimin yaygınlaşması. Tüm trendler, yeni normalde dijitalleşmenin artık standart haline gelerek, tüm süreçleri kökten değiştireceği yönünde. Bence çok yakın gelecekte, bugünlere bakıp; “Geçmişte kurumlar dijitalleşme yatırım kararlarını yatırımın geri dönüşüne (return of investment) veya proje katma değerlerine bakarak veriyorlardı” diyeceğiz. Çünkü yeni normalde artık bir kurum olarak hayatta kalmak ve faaliyetlerimizi sürdürmek için dijitalleşmek zorunda olacağız.

Dr. Özgür AkarsuKoçDigital

Korona Sonrası Dünyada Çalışma Hayatı Nasıl Değişecek?

Oluşturma Tarihi : 28.05.2020

Sizi arayabilmemiz için iletişim bilgilerinizi bırakabilirsiniz.

KoçDigital'in kurumlara değer yaratan çözümleri ile tanışın!

Şirketimize ileteceğiniz her türlü talep, şikayet ve önerilerin değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması ile izin vermiş olmanız halinde tarafınıza ticari elektronik ileti gönderilmesi amacıyla kişisel verilerinizin işlenmesine yönelik detaylı bilgilere Müşteri Aydınlatma Metni üzerinden erişebilirsiniz. Bize iletmiş olduğunuz talep veya şikayetinizde aşağıda sıralanan özel nitelikli kişisel verilerin yer almadığından emin olmanızı rica ederiz: ırk, etnik köken, siyasi düşünce, felsefi inanç, kılık ve kıyafet, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlık, cinsel hayata ilişkin veriler, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili veriler, biyometrik ve genetik veriler.

×